Şoven bayanlar ve baylar: kayıkçı kavgalarından vazgeçin, bu topraklar hiçbir halkın değil!

Burjuvazinin "domuz ahırında" birisi babadan kalma Türk burjuva şovenizmini "akademik-bilimsel" kılıkta piyasaya sürmeye çalışıyor, diğeri buna cevap verme adına, sen mi önce geldin ben mi, kim dağcı kim bağcı, kim bu topraklar için savaştı kim savaşmadı gibi romantik burjuva şovenizmiyle, Balkanlardan, Kafkaslardan gelen halkları aşağılamaya çalışarak aklı sıra Kürt halkının haklarını savunuyor. Bütün ulusların burjuvalarının kafa yapısı, bunlar hangi demokrat, solcu, ilerici vb. maskeyi takmış olursa olsun, temelde tıpatıp aynıdır.

TC sınırları içindeki her karış toprak santim santim parsellenmiş ve kapitalistlerin, büyük toprak sahiplerinin ve onların hizmetindeki devletin mülkiyetine geçirilmiştir. Toprağı işleyip onu canlı tutan, verimli kılan, alınteri dökerek ondan insanların tükettiği besinleri üreten tarım işçilerinin ve yoksul köylülerin bu topraklar üzerinde hiç bir egemenliği yoktur, aynı şekilde kentlerde o kenti inşa eden, ayakta tutan, sokaklarını temizleyen, fabrikalarında sabah akşam çalışan işçilerin hiçbir mülkiyeti yoktur, buralarda da her karış toprak tamamen üzerlerine fabrikalarını, rezidanslarını vb. kondurup boğazdaki yalılarında keyif çatan bir avuç parazitin mülkiyetindedir.

Biz emekçileri aldatamayız, onların gözünün içine bakıp şu gerçeği söylemek zorundayız: bu topraklar kapitalizmde hiçbir halkın emekçilerinin değil, yalnızca bütün ulusların sömürücülerinin, ensesi kalınlarının, parababalarının! Ezen ulus burjuva milliyetçiliğinin ezilen ulus burjuva milliyetçiliğiyle yürüttüğü içi boş tartışmalar sadece ve sadece bunu örtmek içindir.

İki ulusun "barışsever" ve "Türkiye'nin büyümesi"ni isteyen burjuva milliyetçileri birbirlerini aklayıp boş tartışmalara gömülmeseler üç yurtsever kadının vahşice katledilmesini üzerinden birkaç hafta geçmeden, bu olayı tamamen unutturmayı nasıl başarırlardı?

Meclisteki bu utanç verici tartışma, bir yandan Kemalizmin ideolojik çözülüşünü hızlandırırken diğer yandan da Kürt hareketi içinde bir ulusun burjuva şovenizmine başka bir ulusun burjuva şovenizmiyle karşı çıkılamayacağını bilen gerçek demokratik yurtsever unsurlarla, Kürt halkını TC devletinin emperyalist açılımlarına piyon yaparak ve "Türkiye'yi büyüterek" Kürt sorununu çözmeyi açıkça savunan burjuva unsurlar arasındaki kaçınılmaz ayrışmanın hızlanmasına katkıda bulunursa çok hayırlı olacaktır.

"Bu topraklar" ancak bütün milliyetlerden işçi sınıfının iktidarında tam bir eşitlik içinde bütün halkların olacaktır. Bunu şu veya bu maskeyle gizleyen herkes şu veya bu ulusun sömürücü sınıflarının veya birkaçının birden adi birer uşağından başka bir şey değildir.

Akıntıya Karşı