Oportünizme ve sosyal-şovenizme karşı, "Komünist Sınıf Partisi"nin inşası için katkılar...

15 Aralık 2013 Pazar

"Sol Cephe" mi, "Sol" Kuyruk mu?


Kuyrukçuluk zor zanaat. Kuyrukçu şeflerden Alper Taş, yerel seçimlerde izlemek istediği kuyrukçuluk siyasetini bir buçuk yıl önceden peşin olarak ilan etmişti:
"Öncelik AKP'yi geriletmek. Türkiye'nin önceliği AKP rejimiyle mücadele ederek AKP'yi geriletmektir. Başbakan bize göre gelmiş geçmiş en ayrımcı başbakan. Hedefimiz bunu geniş bir muhalefet hattı kurarak yapmak. Bu kongrede bunların kararı alınacak. Daha etkili, daha güçlü, daha çok sesi çıkan bir ÖDP olacak.
Bu iktidara karşı sosyalistler olarak, CHP'yi ve Kürt muhalefetini de içine alan bir muhalefet hattıyla mücadele edebiliriz. Önümüzdeki yerel seçimler çok kritik. CHP'nin alacağı pozisyon önemli. Asgari düzeyde de olsa eşitlikçi ve özgürlükçü bir yerde durursa, Kürt muhalefetini dışlamayan bir tavır alabilirse, en azından Ankara ve İstanbul'da üzerinde anlaşılan adaylarla yerel seçime gidilebilir. Ankara ya da İstanbul'u almak AKP'yi ciddi ölçüde gerileten bir adım olacaktır. Biz CHP'yi hiç eleştirmiyoruz (ne zaman eleştirdiniz ki?). Hedef almıyoruz. Çünkü şimdi asıl sorunumuz bu iktidar ve onun uygulamaları." (Haziran 2012)
Ne var ki CHP’nin çok başka planları vardı. Yerel seçimler yaklaşırken CHP İstanbul’da Koç’un ekürisi Mustafa Sarıgül’ü, İzmir için Haziran Direnişini desteklemek isteyen belediye işçilerine savurduğu tehditlerle Melih Gökçek’in bile takdirini toplayan Aziz Kocaoğlu’nu aday gösterecek. Ankara’dan ise faşistlikte ve gericilikte Bahçeli’yi yetersizlikle ve fazla CHP’ye yakın olmakla suçlayan Mansur Yavaş’ı aday göstermeyi tasarlıyor.

Kuyrukçuluğun diğer bir temsilcisi de “Sol Cephe” oluşumu. “Sol Cehpe”nin bugünkü (15 Aralık) kuruluş toplantısında Kemal Okuyan (genel alışkanlığının aksine) lafı pek dolandırmıyor:
“... Bugün burada Türkiye’deki ana muhalefet ile ilgili tartışmaları anlamadım. Burada çok fazla CHP üyesi kimse var. Bizim işimiz CHP’nin ya da başka bir siyasi partinin çizgisini tartışmak değil. Bunu yapmak için aydınsak aydın kimliğimiz, sendikacıysak sendikacı kimliğimiz var. Sol Cephe bunu yapmak için kurulmadı.
Kendi adıma TKP’den vazgeçmeye hiç niyetim yok. Ama yetmediğinin farkındayım. Bir başka siyasi parti için de durum böyle. Sol Cephe’nin işi, siyasi partilerin ötesinde bir şey yapabilmeyi başarmak olacak.
AKP’nin ipini halkımız Haziran’da çekti bir de Suriye meselesi bunu hızlandırdı. Şimdi kimsenin, cemaatin AKP’nin cesedi üzerinde tepinmeye hakkı yok.
Bir TKP’li olarak söyleyeyim, partim ilk kez bir meseleye bu kadar az hazırlandı, yalnızca kendi gölgesini düşürmek istemedi. Çünkü bu ihtiyaç sadece bizim ihtiyacımız olarak şekillenmedi. İddiamız çok büyük bir toplumsal halk hareketi yaratma iddiasıdır, bu iddianın üzerine de hiçbir gölge düşürülemez.
Bunun seçimlerle ilgisi şu; yerel seçimleri pas geçen bir Sol Cephe nasıl iddialı olabilir? Sol Cephe seçimlere ilişkin genel bir politika geçirebilir mi sorusunun yanıtı bence hayır. Bağımsız adaylarla girmeye kalksanız belediye meclislerinde şansınız yok. Bugün Sol Cephe’ye gönül verenlerin büyük bir kısmı CHP’ye bakıyor. Bu noktada Sol Cephe kendi alternatiflerini yaratırken AKP’nin teşhiri, gericiliğin teşhirinde en fazla sözü Sol Cephe söyleyecektir. AKP’yi köşeye sıkıştıran güç Sol Cephe olmalıdır. Sol Cephe, AKP’nin seçim hileleri karşısında da durmalı, komisyonlar oluşturmalı, mahalle komiteleri kurmalı, seçmen oyunlarını bertaraf etmelidir. Adaylarla görüşebilir, dinleyebilir, taahhüt isteyebilir. CHP üyelerini kendi parti hukuklarını çiğnemek Sol Cephe’nin işi olamaz, bir başka siyasi partinin de öyle. Kimi yerlerde Sol Cephe “benim adayım budur” da diyebilir ancak bu büyük kentler başta olmak üzere her yerde yapılamayacak kadar zordur.
Bunu başardığında Sol Cephe, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dahi adayını çıkarabilir.
Yarından itibaren Türkiye’nin her yerinde Sol Cephe’nin yerel ayaklarını kurmaya başlamalı, aşağıdan yukarıya bir kuruluş başlamalıdır. Bu seçim bizim girizgahımız olsun, yerel seçimlere Sol Cephe’nin gölgesi düşsün. Yolumuz açık olsun…”
Daha öztürkçesi: sözde “Sol Cephe” büyük şehirlerde asla ve kat’a CHP’nin adaylarına alternatif aday göstermeyecek, yalnızca tabanındaki gençlere Sarıgül’ün, Kocaoğlu’nun, Mansur Yavaş’ın ve benzerlerinin sandık bekçiliğini ve kurşun askerliğini yaptıracak.

Bay Okuyan yerel seçimler yaklaşırken CHP’nin patronların emirlerini yerine getirmek ve oy için herşeyi yapmaktan ibaret olan “çizgi”sinin eleştirilmesini dahi neredeyse ihanet sayıyor. Bu kuyrukçuluk hastalığıdır, bir kere yağlı bellediğin kuyruğa yapıştın mı bırakman gittikçe zor olur, kuyruğu bırakmamak için ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırırsın.

Sözde “Sol Cephe” ne gerçek anlamda soldur, ne de gerçek anlamda bir cephe’dir, bu haliyle olsa olsa CHP’nin “sol” kuyruğu olmaya aday iğreti bir oluşumdur. Bu oluşumda T”K”P çevresinden başka yalnızca “ulusalcı” denilen nasyonal-”sol” çevreler vardır. Kemal Okuyan’ın açıklamaları çerçevesinde bakıldığında bu oluşum CHP’nin sol kuyruğu olmaktan başka bir işleve talip değildir. Bu görevi yerel seçimlerde hakkıyla yetine getirebilirse “Sol” Kuyruk’un CHP’nin içindeki nasyonal-”sol” kanadın konumlarını güçlendirebileceği, yani yapıştığı kuyruğa iyice asılırsa "hayvan"ı biraz olsun kendi istediği yöne doğru çekebileceği, kim bilir, kuruluş toplantısına teşrifleri “Sol” sitesinde gururla ilan edilen İlhan Cihaner, Emine Ülker Tarhan, Oğuz Oyan gibilerden birini Cumhurbaşkanı adayı bile gösterebileceği umulmaktadır. Ne diyelim, demek ki kopmayan kuyruktan umut kesilmiyor…

Akıntıya Karşı